hatıra etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hatıra etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Memleket Hikayeleri, Refik Halit Karay

Memleket Hikayeleri, Refik Halit Karay

Memleket Hikayeleri; Anadolu’ya ait ilk hikayelerden örnekleriyle, Türk Edebiyatında önemli bir yere sahip olmuştur. Hikayelerde Anadolu ve oralarda yaşayan insanlar gerçek yönleriyle ve Türkçe’nin mükemmel kullanımıyla anlatılmıştır. Refik Halid KARAY’ın, 1920’de yayınlanan eseri ilk sosyal hikayelerimizden oluşmuş, bir dönemi en canlı şekliyle anlatmış,  kaynak kitaplar arasında yerini almıştır. Kitapta 1908-1920 yıllarına ait 18 hikaye yer almaktadır.
Yatık Emine
Hikaye, Ankara’ya iki gün ötede ana yollardan uzak, küçük bir kasabada geçmektedir. Kasabada, her küçük Anadolu kasabasında yaşanan olayların durağanlığı vardır.

Falih Rıfkı Atay, Çankaya

Falih Rıfkı ATAY’IN, Atatürk’ün  hayatını ve yaşadığı dönem olaylarını anlattığı anı ve anektodlar.

        Çankaya,Falih Rıfkı Atay’ın, Atatürk’ün uzun yıllar yanında bulunan bir dostu olarak  kaleme aldığı eseridir.Bu yönüyle Atatürk’ün biyografisi olma özelliğini taşımaktadır.Fakat kitabın kurgusu salt bir biyografi tarzında  değil ,Atatürk’ün doğup büyüdüğü, içinde yaşadığı toplum ve olaylara da ışık tutan ve o günün bakış açısını çok açık bir şekilde gözler önüne seren bir yaklaşımı da yansıtmaktadır.Dolayısıyla yazar adeta okuyucuyu o günlere götürmekte  ve belki daha önce okuduğumuz ,fakat net olarak kavrayamadığımız bir çok konuyu yaşarcasına anlama fırsatı vermektedir. Eserde  anlatılan anı ve anektodlar  Falih Rıfkı’nın bizzat  gördükleri ve yaşadıkları olması ve  ilk ağızdan anlatılması  okumayı sürükleyici ve akıcı hale getirmiştir.Kitap, Atatürk’ün hayatındaki önemli devreleri içeren dokuz bölüm halinde anlatılmıştır.Bu bölümler  şu şekildedir;

Barbaros Hayrettin Paşa'nın Hatıraları, Barbaros Hayrettin

16'ncı asır Osmanlı tarihinin önemli kaynaklarından biri olan bu kitap Barbaros Hayrettin Paşa ve kardeşi Oruç Reis’in Midilli adasından çıkıp Cezayir’i nasıl fethettiklerini, denizde ve karada ne çeşit savaşlar yaptıklarını anlatmaktadır.
    Barbaros Hayrettin Paşa, 1473 tarihinde Midilli Adasında doğmuştur. Babası Midilli’ye yerleşmiş olan Türk sipahilerinden Eceova’lı Yakup Bey’dir. Yakup Beyin İshak, Oruç, Hızır ve İlyas adında dört oğlu dünyaya gelmiştir. İshak ile Oruç büyükleri, Hızır ile İlyas da küçükleridir.

Suyu Arayan Adam, Şevket Süreyya Aydemir

Yazar bu romanında kendi hayatını kaleme almış,kendi iç dünyasını romanına yansıtmış,hayatı boyunca hep doğru fikir ve düşünceleri bulmaya çalışmış ama Türklük ,Turan ve  ulaşmak istediği ve sonuçta tüm Türklerin birleşmesi ülküsü olan

Fahrettin Altay, On Yıl Savaş ve Sonrası

Milli Mücadele yıllarında önemli görevlere imza atmış Fahrettin Altay'ın kendi kaleminden o yıllardaki hatıraları anlatılmaktadır.
        Yazar Fahrettin Altay, kitaba hayatı ile ilgili çok kısa bir bilgi verdikten sonra başlamaktadır. Babasının Piyade Albay İzmirli İsmail Bey olduğu, dedesinin Urlalıoğlu Ömer Ağa olduğunu, dolayısıyla ecdadının İzmir/Urla ilçesine dayandığını belirtmektedir. 12 Ocak 1880 tarihinde doğan yazar kısaca tahsil hayatından bahsetmektedir. Bu bölümde, okul hayatına başlarken yaşadığı zorluklardan bahisle “Görüp Geçirdiklerim” başlığı altında küçük kıssalar anlatılmaktadır.

Yaşadığım Gibi, Ahmet Hamdi Tanpınar

Ahmet Hamdi Tanpınar (1901 – 1962), Türk edebiyatının en önemli şair ve yazarlarından biridir. O, batı edebiyatını çok iyi tetkik etmiş, çok iyi anlamış, ama Türk kültürünün, Türk edebiyatının ateşli bir savunucusu, etkili bir tanıtıcısı olmuş, gerçek bir vatanseverdir. Kendisi milliyetçi bir yazardır, ancak milliyetçiliği doktriner değil, Türk milletine, Türk kültürüne karşı duyduğu derin alaka ve aşktan kaynaklanan bir kültür milliyetçiliğidir. Şimdi özetini arz edeceğimiz eseri, onun bir ömür boyu Cumhuriyet, Ülkü, Ulus, Oluş, vs gibi gazete ve dergilerde yayınlanmış çeşitli konulardaki bilgi, görgü ve görüşlerini ortaya koyduğu deneme yazılarının, kendisi vefat ettikten sonra toplanmasıyla oluşturulmuştur.

100 Büyük Roman Özet, Abraham H. Lass

Abraham H. Lass'ın 100 Büyük Roman Özeti, 4 Cilt olup Ötüken  Yayınevi tarafından 2007'de basılmıştır.
Batı edebiyatını iyi öğrenmenin başlıca yolunun bu edebiyatı oluşturan eserlerin tanıtılması, eleştirilmesi  ve yazarları hakkında bilgi verilmesi olduğu düşüncesiyle Türkçe’ye kazandırılan Abraham H. Lass’ ın bu eseri dört ciltten oluşmaktadır.Amerikalı yazar bu kitap ile iki tür okuyucuya hitap etmek amacında olduğunu belirtmekte , birinci grubu yani  bu kitapta bahsedilen romanların sadece birkaç tanesini okuma fırsatı bulanları   diğerlerini de okumaya sevk etmek ,ikicinci gruba yani bu eserlerden çoğunu okuyanlara da  okumuş oldukları bu eserlerin gerçekten de nefis eserler olduğunu bir kere daha hatırlatmak olduğunu vurgulamaktadır.Yazar romanları incelerken dört ana bölümden oluşan belli bir sistem dahilinde her romanı şu şekilde ele almaktadır.

Sodom ve Gomore, Yakup Kadri Karaosmanoğlu

    Roman, Mondros Mütarekesinin ardından işgal kuvvetlerinin İstanbul’da meydana getirdikleri fiziksel ve ahlaki tahribatı konu edinmiştir. Zaman olarak 1922 yılına kadar yani işgal kuvvetlerinin çekilmelerine kadar sürer. Başta İngiliz subayları olmak üzere tüm işgal devletlerinin askerleri, Türklüklerini yitirmiş, kokuşmuş Türk aileleri ile birlikte, Anadolu’da Türk’ün ateşi yanarken zevk ve sefa âlemlerine dalmışlardır. Ancak bu aldanış hem işgal güçlerine hem de kişilikleri çürümüş Türk ailelerine pahalıya mal olmuştur.
         Sodom ve Gomore, halen İsrail ile Lübnan arasındaki Lût Gölü çevresinde bulunan iki şehre verilen addır. Kutsal kitaplarda bu iki şehrin insanının

Eğil Dağlar, Yahya Kemal

Eğil Dağlar, Yahya Kemal, Yapı Kredi Yayınları, 2005, İstanbul
İstiklâl Harbi yazıları
        Şark İnsaniyeti
        Son senelere kadar siyasî tarihin “Şark Meselesi” diye başlı başına ayrılmış mahut faslı bir düstura istinat ediyordu: “Avrupa’da Türkler bulundukça bir şark meselesi vardır.” Türk Avrupa’dan çekildi gibi, boyunduruğundan kurtulan milletler birer birer inkişaf ettiler. Lakin bu sefer bir şark meselesi değil on şark meselesi çıkar.Balkan Harbi’nden sonra Balkanlı devletlerin hududu bir türlü tabiîleşmez; belki de hiçbir zaman edemeyecek de. Mansıbından bir asırdır kan akan Şark Meselesi’nin bir defa da menbaını tetkik etmek gerektir. Şark milletleri idarî bir murakabeden çok ziyade, fikrî bir murakabeye muhtaçtırlar.
        Vatan Mefhumu
        Bir inkılâp fikrine meş’ale olan her siyasî, milletin bir tabakasını kurtarırken diğer tabakasını mutlaka ezer, yeni fikirleri yayarken eski fikirleri mutlaka kudurtur.

Asitane, Ahmet Ragıp Akyavaş

Âsitâne, Ahmet Ragıp Akyavaş, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2000, Ankara   

        A.Ragıp AKYAVAŞ’ın eşi Mukaddes AKYAVAŞ; eşinin başta Zafer Adalet ve Son Havadis gazeteleri olmak üzere muhtelif gazete ve dergilerde neşredilen makalelerini büyük bir özenle saklamıştır. Bu çalışmaları,  Prof. Dr. Ali BİRİNCİ ve Prof. Dr. Beynun AKYAVAŞ derlemişlerdir. Prof. Dr. Beynun AKYAVAŞ, A.Ragıp AKYAVAŞ’ın oğludur. Eserdeki, İstanbul ile ilgili yazılar bir araya getirilirken kronolojik bir sıralama yapmak yerine mevzu bütünlüğü göz önünde bulundurulmuştur. Eser İstanbul’u 1960’lı yılların bakış açısıyla, 10 ana başlık altında, makalelerle değerlendirmektedir.
        (1). FETİH: Fatih Sultan Mehmet Edirne’de bulunuyordu. Ecdadının Anadolu’da kurduğu devlet gittikçe genişliyordu. Fatih bu muazzam toprakların ortasında bir Bizans devletine tahammül edemiyordu. Genç Padişahın geceleri gözünü uyku tutmuyordu. Bu buhranlı gecelerin birinde Veziriazamı çağırdı:
— Lala şu yatağı görüyor musun? İçinde sabahlara kadar uyuyamıyorum.
Rumeli Hisarının tarihi adı Kal’a-i Boğazkesen’dir. Anadolu Hisarının adı da Güzelce hisardır. Rumeli Hisarının yapımında bizzat kendisi nezaret ediyordu. İnşaat geceleri meşaleler ışığında aralıksız devam ediyordu.  Firuz Ağa Kala kumandanı nasp edildi. Bu inşaat karşısında rahatsız olan Bizans Kayseri sürekli Fatihe elçi gönderiyordu. Bizans elçisine Fatih şöyle diyordu:
— Git efendine söyle ki, şimdiki Padişah evvelkilere benzemez. Benim gücümün yettiği yerlere onun arzusu bile ulaşamaz.

İstiklal Mahkemesi Hatıraları, Kılıç Ali

İstiklal Mahkemesi Hatıraları, Kılıç Ali, Yenigün Haber Ajansı ve Matbaacılık A.Ş, 1997, İstanbul
İstiklal Mahkemeleri’nin yapmış olduğu inceleme ve davalar ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yapılması tasarlanan suikastın irdelenmesi.

Kılıç Ali (1888-1971) adıyla bilinen Ali Kılıç, 1888-1971 yılları arasında yaşamıştır. Balkan Savaşı’nda,  Çanakkale muharebelerinde ve Teşkilat-ı Mahsusa’ da  görev yapmıştır. Daha sonra Mustafa Kemal Paşa’ ya dahil olarak O’ nun vermiş olduğu emirler doğrultusunda çeşitli görevlerde bulunmuştur. 1920 yılında Birinci TBMM’ ne Antep milletvekili olarak seçilmiştir. Bu görevde iken Ankara’ da teşkil edilen İstiklal Mahkemesi’ nde görev yapmıştır. Bu görevde iken yapmış oldukları tetkik ve mahkemeleri “ İstiklal Mahkemesi Hatıraları ” olarak kaleme almıştır. 
Birinci Dünya Savaşı’nın ağır şartları sonucunda  millette, kendi kaderine hakim olma düşüncesi ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu düşüncelerin ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün önderliğinde  Millet Meclisi kurulmuştur. Savaş sonrası oluşan kritik ve bunalımlı günlerde

Anadolu Notları, Reşat Nuri Güntekin

Anadolu Notları, Reşat Nuri Güntekin, İnkılap Yayınları, 2002, İstanbul

Cumhuriyet dönemi Türk romanının en önemli isimlerden birisi olan Reşat Nuri Güntekin 25 Kasım 1889 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. 1912 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirerek 1913  yılında Bursa’da öğretmenlik hayatına başlamıştır. 1931 yılında Milli Eğitim müfettişi, 1933-1943 yılları arasında Çanakkale milletvekili, 1947 yılına kadar Milli Eğitim Başmüfettişi, 1954 yılına kadar Paris Kültür Ataşesi olarak görev yapmıştır. UNESCO’da Türkiyeyi temsil etmiştir. 1954 yılında emekli olmuş, kanser tedavisi için gittiği Londra’da 7 Aralık 1956’da ölmüştür. Yazarın, romanları, hikayeleri, tiyatro eserlerinin yanı sıra çeşitli çevirileri de bulunmaktadır.
“Anadolu Notları I-II” kitabı iki kitaptan oluşmaktadır. Birinci kitap, yazarın Anadolu yollarında, istasyonlarda, trende vb. başından geçen ve  çevresinde gelişen olayları, gözlemlerini aktarmaktadır. İkinci kitap ise, daha çok düşüncelerinden oluşmaktadır.
Kitap 53 bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler yazarın Anadolu’da gezerken tuttuğu notlardır. Yazar birçok notunda yer ve zaman belirtmemiştir. Fakat bahsettiği olaylardan Cumhuriyetin ilk dönemlerini anlattığı rahatça anlaşılmaktadır.
Yazar notlarında zaman ve yerden bahsetmemesini “Zaten Anadolu’da zamanlar ve yerler kadar birbirine yakın ve birbirine benzer ne var ki?” diyerek açıklamıştır. Tarih ve zaman tutmanın gereksiz olduğunu belirtmiştir.
Yazarın gezi notları içinden dikkat çekenlerden bazıları aşağıya çıkartılmıştır:
Anadolu’da yolculuk yaparken trenlerde, insanların içinde bulunduğu duygular, diğer insanlara karşı tavırlar, kompartımana yolcu girmesini engellemek için başvurulan hileler anlatılmaktadır. Bu yöntemlerden bulaşıcı hastalıklı gibi görünmek ve tren kalkana kadar kompartımanda yolcu olmayan kişileri tutarak dolu görüntüsü vermek ilgi çekicidir.
Anadolu’da kitap ve gazete satışlarından bahsedilmiştir. Türkiye’de sağlam bir yayın kuruluşunun olmadığı, “Bizde halk gazete, kitap okumaz.” imajının oluştuğu, Anadolu’ya satılmak için çok az kitabın gönderildiği gibi değerlendirmelerde bulunulmuştur.

Moskova Hatıraları, Ali Fuat Cebesoy

Moskova Hatıraları, Ali Fuat Cebesoy, Vatan Yayınevi, 1955, İstanbul   
Ali Fuat Cebesoy’un Garp cephesi görevinden ayrıldıktan sonra Moskova Büyük Elçiliğine atanması ve bu görevi sırasında yazmış olduğu hatıralarından oluşmuştur.

Garp cephesi kumandanlığından 21 Kasım 1920 tarihinde ayrıldıktan sonra Moskova Büyük Elçiliğine tayin olan Ali Fuat Cebesoy, görev öncesi durumu ve görev sırasındaki hatıralarını kitabında toplamıştır. Hatıralarının yanı sıra o dönemde yaşanan önemli olayları değişik açılardan değerlendiren yazar kitabında önemli bilgileri bize aktarmıştır.
Kitabına Cenup Doğu Rusya’nın Anadolu’dan görünüşü ile başlayan yazar Kafkaslardaki genel durumu değerlendirmiştir. Bölgede İngilizlerin uyguladığı yanlış politikaları Kafkaslardaki anarşinin önüne geçememiştir. Bolşevikler ise, propaganda sayesine kısmen duruma hakim olmayı başarmıştır. Yazar bölge halklarına bağımsızlık vaadinde bulunan Bolşeviklerin aslında hiçbir Kafkas Devletlerinin istiklalini tanımak niyetinde olmadığını vurgulamaktadır.
Rus ihtilali Anadolu nasıl karşılandığı

At Sırtında Anadolu, Fred Burnaby

At Sırtında Anadolu, Fred Burnaby, İletişim Yayıncılık A.Ş., 2005, İstanbul
1886'da Anadolu'yu beş ayda gezen İngiliz bir subayın gezi notları.
Osmanlı Devleti’ndeki azınlıkların durumuna ilişkin Avrupa kamuoyunda ortaya atılan iddiaların gerçeklik durumunu anlamak, Anadolu’da olan bitenleri kendi gözleriyle görmek isteyen İngiliz subayı Fred Burnaby, 1876 yılında, Anadolu’yu baştanbaşa dolaşır, izlenimlerini bu kitapta toplar.
Frederic Gustovus Burnaby, 1842 yılında doğmuş, 1885 yılında 43 yaşında iken Sudan’a sefere giderken bir mızrak darbesiyle ölmüştür. Howard Kolejinde eğitim görmüş, 16 yaşına İngiliz Ordusunda süvari subayı olarak göreve başlamıştır. 1881’de Alay Komutanı olmuştur. İzin sürelerinde çeşitli gazetelerin özel muhabiri sıfatıyla savaş bölgelerini gezmiştir. 1876 yılında aynı şekilde Hive’ye yaptığı seyahati aktardığı “At Sırtında Hive’ye Yolculuk” adlı eseri best-seller olmuştur.
Fred Burnaby, Anadolu’yu beş ayda gezmiş, yaklaşık 3200 kilometre yol kat etmiştir. Gezinin zamanlaması olarak 1877 Osmanlı-Rus Harbi öncesine denk gelmiş olması sebebiyle, çıkacak savaş hakkında pek çok görüşmelerde bulunmuş, halkın, komutanların, yabancıların bu konuda düşüncelerini aktarma şansı bulmuştur. Ayrıca, yazar, 1876 Kanuni Esasi’nin ilan edildiği günlerde de Anadolu’dadır.
Yazar, Anadolu’ya gitmesinin nedenleri olarak, Avrupa’da Türkler hakkında

Limni ve Malta Mektupları, Fevziye Abdullah Tansel

Limni ve Malta Mektupları, Fevziye Abdullah Tansel, Türk Tarih Kurumu,1989, Ankara
Ziya Gökalp'in1919-1921 yılları asında sürgüne gönderildiği Limni ve Malta’dan eşine ve çocuklarına yazdığı mektuplarda, büyük düşünürün bir eş ve bir baba olarak; dünya görüşü, hayat felsefesi ve insani yönü anlatılmaktadır.

     Ziya Gökalp külliyatı üç cilt olarak yayımlanmıştır. Birinci cildi ‘’Şiirler ve Halk Masalları’’, ikinci cildi ‘’Limni ve Malta Mektupları’’ son cildi ise büyük düşünürün dergi ve gazetelerde çıkan çeşitli ilmi araştırmalarını kapsamaktadır. Limni ve Malta Mektupları isimli ikinci ciltte Ziya Gökalp’in 572 mektubu yer almaktadır. Bu mektupların tamamı sürgün yılları süresince eşi Vecihe Hanım ile kızları Seniha, Hürriyet ve Türkan hanımlara yazdığı mektupları ihtiva etmektedir.
    Yazar Fevziye Abdullah Tansel,

Bir Türk Ailesinin Öyküsü, İrfan Orga

Bir Türk Ailesinin Öyküsü, İrfan Orga  (Çeviren: Arın Bayraktaroğlu), Ana Yayıncılık, 2000, İstanbul
Gerçek Bir Hayat Öyküsü
 
       Kitapta anlatılan; İstanbul’da 31 Ekim 1908’de onbeş yaşında bir anne, yirmi yaşında bir babanın oğlu olarak dünyaya gelen İrfan ve ailesinin acılarla ve sevinçlerle içice yaşanmış olaylarla dolu sürükleyici bir öyküsüdür. Öykü İrfan’ın İstanbul’da büyükbabasının evinde başlar.
       Zamanını evinde geçiren çocuklarına düşkün bir annesi, sevimli bir babası ve bir de küçük kardeşi vardır. Geleneklerine düşkün ve varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.
       Çocukluğunda annesiyle hamama gider ve hamamdaki kadınların dedikodularını dinler, bunlara hiçbir anlam veremez. Hayatının ilk dönüm noktası olan sünnet yılında (6 yaşında) büyükbabası ölmüş ve bu güzel olaya gölge düşmüştür.
       1914 Eylül’ün de bir Fransız okuluna başlar ancak Osmanlı Devletinin Fransa’ya savaş ilanı ile okulu bırakır. Aynı yıl içinde yeni bir eve taşınırlar ve babası askere çağrılır. O günlere kadar halı ticareti yapan babası sayesinde lüks bir yaşantı sürmüşlerdir. Ardından savaşla birlikte yokluk günleri başlar. Ev ihtiyaçlarını hizmetçilere