istanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
istanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Esir Şehrin İnsanları, Kemal Tahir

Esir Şehrin İnsanları, Kemal Tahir, İthaki Yayınları, 2000, İstanbul
Kurtuluş Savaşı Zamanı İstanbul
Salt bilgiyle yoğrulmuş tarih eğitim ve öğretimi, bireyin tarihe karşı olumsuz tutumlar sergilemesine, tarihten uzak kalmasına ve tarihe yabancılık duymasına neden olabilmektedir. Tüm bu olumsuzlukları minimize etmek için tarihi romanların, tarihsel bilgiler ile birlikte senkronize olarak verilmesi yerinde olur. Tarihi romanlar, tarihe karşı olan ilgisizliği ve ön yargıları en aza indirgeyen, yok edebilen ve tarihi sevdiren yapıtlardır.
    Mayası akademik tarihi bilgi olan tarihi romanlar, bireyin okuma hazzını, doygunlaştıracağı gibi bilgisinde ve entelektüel dağarcığında ilerlemeye olanak tanır. Ülkemizde son dönemlerde tarihi roman yazımında büyük ilerlemeler katledilmiş olmasına rağmen bu durum emekleme dönemindeki bir bebeğin çabası kadardır.
    Sosyal bilimlerde branşlaşmalar olmasına rağmen branşlar-alanlar arasında keskin bir çizgi yoktur. Branşlar arasında bilgi bazında sürekli bir sirkülasyon vardır.
    Tarih ve edebiyatın etkileşimi de bize tarihin içinde edebiyatın, edebiyatın içinde de tarih olduğunun en büyük göstergesidir.

Asitane, Ahmet Ragıp Akyavaş

Âsitâne, Ahmet Ragıp Akyavaş, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2000, Ankara   

        A.Ragıp AKYAVAŞ’ın eşi Mukaddes AKYAVAŞ; eşinin başta Zafer Adalet ve Son Havadis gazeteleri olmak üzere muhtelif gazete ve dergilerde neşredilen makalelerini büyük bir özenle saklamıştır. Bu çalışmaları,  Prof. Dr. Ali BİRİNCİ ve Prof. Dr. Beynun AKYAVAŞ derlemişlerdir. Prof. Dr. Beynun AKYAVAŞ, A.Ragıp AKYAVAŞ’ın oğludur. Eserdeki, İstanbul ile ilgili yazılar bir araya getirilirken kronolojik bir sıralama yapmak yerine mevzu bütünlüğü göz önünde bulundurulmuştur. Eser İstanbul’u 1960’lı yılların bakış açısıyla, 10 ana başlık altında, makalelerle değerlendirmektedir.
        (1). FETİH: Fatih Sultan Mehmet Edirne’de bulunuyordu. Ecdadının Anadolu’da kurduğu devlet gittikçe genişliyordu. Fatih bu muazzam toprakların ortasında bir Bizans devletine tahammül edemiyordu. Genç Padişahın geceleri gözünü uyku tutmuyordu. Bu buhranlı gecelerin birinde Veziriazamı çağırdı:
— Lala şu yatağı görüyor musun? İçinde sabahlara kadar uyuyamıyorum.
Rumeli Hisarının tarihi adı Kal’a-i Boğazkesen’dir. Anadolu Hisarının adı da Güzelce hisardır. Rumeli Hisarının yapımında bizzat kendisi nezaret ediyordu. İnşaat geceleri meşaleler ışığında aralıksız devam ediyordu.  Firuz Ağa Kala kumandanı nasp edildi. Bu inşaat karşısında rahatsız olan Bizans Kayseri sürekli Fatihe elçi gönderiyordu. Bizans elçisine Fatih şöyle diyordu:
— Git efendine söyle ki, şimdiki Padişah evvelkilere benzemez. Benim gücümün yettiği yerlere onun arzusu bile ulaşamaz.

Ahmet Rasim'in Eserlerinde İstanbul, Prof. Dr. Şerif Aktaş

Ahmet Rasim'in Eserlerinde İstanbul, Prof. Dr. Şerif Aktaş, Kültür Bakanlığı,1988, İstanbul
Ahmet Rasim’in mekan olarak İstanbul’dan bahseden yazılarını sistematik bir bütün olarak incelenmesi.
    Yazar, Ahmet Rasim’in inceleme konusunu teşkil eden yazılarından, onun XIX. asrın sonu XX.asrın başlarında İstanbul’u iki kısma ayırdığını belirtmektedir. Geleneğe bağlı hayat tarzının sürdürüldüğü Eski İstanbul ve Avrupai  yaşama şekline iltifat eden insanların hayat hadiselerine sahne olan Beyoğlu ve Galata civarı…Kıyafetten sonra adabına, eğlence şekline ve her nevi sanat faaliyetlerine kadar hayatın her safhasında varlığını hissettiren bu ikiliğe eski yeni mücadelesi  ve alaturka - alafranga karşılaşması adları verilebilir. İstanbul, bu içtimai hadisenin en bariz şekilde müşahede  edilebildiği yer durumundadır. İmparatorluğun tarihi zaman içinde kazandığı, kelimenin en geniş manasıyla her nevi kültür bakiyesi ile yeni ve Avrupai olarak vasıflandırılan henüz mahiyeti anlaşılmamış bazı görünüşler; aynı meydanda, aynı sokakta yan yana, iç içe bulunmaktadır. Hatta bazen aynı insanın davranışlarında bu farklı iki kaynağın tesirini birlikte müşahede  etmek bile mümkündür.

İstanbul’un Zaptı 1204, Robert De Clari

İstanbul’un Zaptı 1204, Robert De Clari, (Çeviren: Prof.Dr.Beynun Akyavuş), Türk Tarih Kurumu, 2000, Ankara 
1096 - 1272 yılları arasında sekiz sefer halinde 176 yıl süren haçlı seferlerinden dördüncüsünü, yani İstanbul’un Fransız Hıristiyan hacılarıyla Venedikliler tarafından ele geçirilişi.
Zamanının en büyük donanmasını teşkil edecek olan Venedikliler ile  bu donanmayı kiralayacak olan Fransızlar bu donanma ile Mısır, Babilon veya İskenderiye’ye gitmek üzere anlaşıyorlar. Ancak hazırlanan donanmanın sahibi olan Venediklilere Hıristiyan hacılar anlaşmalarındaki bedelin büyük bir bölümünü ödeyemeyince bu borcu ödemek için yine Venedikliler ile anlaşarak öncelikle Dalmaçya’da Zara denen bir şehri ele geçiriyorlar. Buradan elde edilen ganimetler hacıların borcunu ödemeye yetmez.
           Venedikliler bu borçların

Turkey at the Straites, James T. Shotwell, Francis Deak

Turkey at the Straites, James T. Shotwell, Francis Deak, The Macmillan Company, 1940, Newyork
Marmara Denizi’nde Bulunan Boğazların Tarihi Geçmişi Ve Türkiye’nin Egemenliğindeki Konumu İle İlgili Yazarların Anlatım ve Yorumları.
          1940 yılında yayınlanan Turkey at the Straites (Boğazlardaki Türkiye) adlı kitapta tarihçi yazarlar James T. SHOTWELL ve Francis DEAK tarafından boğazların tarihi gelişimi ve Osmanlı ve Türkiye hakimiyetindeki durumunu incelenmiştir.
          Kitap, 196 sayfa ve 14 bölümden oluşmaktadır. Boğazların eski ve ortaçağ dönemlerindeki durumu, Rusların boğazlara inişi, Londra, Paris ve Berlin anlaşmaları, Birinci Dünya Savaşı öncesi dönem, Birinci Dünya Savaşı dönemi, Sevr, Lozan ve Montrö Anlaşmaları gibi bölümler mevcuttur.
          Avrupa’yı Asya’ya bağlayan Marmara Denizi üzerindeki Çanakkale ve İstanbul boğazları asırlardır  tarih sayfasında uluslararası bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Boğazlardaki geçişin kontrolü Karadeniz’i Akdeniz’e bağlaması sebebiyle jeopolitik bir önemi de beraberinde getirmektedir. Ayrıca tarihteki vazgeçilmez mevkii nedeniyle  İstanbul şehrinin de adını verdiği boğazdaki ticari önemi ve liman şehri olması da boğazların birçok ülke tarafından arzu edilmesine yol açmıştır.Tarihte sırasıyla Romalılar, Bizanslılar, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin hüküm sürdüğü boğazlar üzerinde özellikle denizcilikte ileri olan Venedik, Ceneviz, Piza, Büyük Britanya ve Rusya gibi devletlerin de emeli olmuştur.