Üşüyen Sokak, Cengiz Dağcı

Üşüyen Sokak, Cengiz Dağcı, İstanbul, 2006
İkinci dünya savaşı sırasında Kırımda halkın yaşantısı ve Kırım’ın hali

        Yazar İkinci Dünya savaşında Kırımın Alman işgaline uğramasından önceki günlerde  elinde yazdığı hikayelerin bulunduğu kavanozla Kırımın sokaklarında ümitsizce dolaşmaktadır. Çocukluğunun kalabalık ve şen şakrak sokaklarında şu anda sessizlik ve ümitsizlik hakimdir. Çalıştığı enstitü ise kapanmak üzeredir. Bir akşam üzeri otobüste kendisiyle beraber iki kişi daha bulunmaktadır. Otobüsten indikten bir süre sonra otobüsteki bayan tarafından takip edildiğini anlar. Bayanın ismi Almira’dır ve yazarı tanımıştır. Almira yazardan 15-16 yaş büyüktür ve yazarla aynı mahallede büyümüştür. Yazar ise Almirayı tanımamıştır.
        Almira yazarı hem Alman saldırılarından korumak hem de askere alınmasına mani olmak için  güvenli bir eve götürür. Almira evin savaş nedeniyle ülkeyi terk etmiş olan bir arkadaşına ait olduğunu söyler. Yazar camları battaniyelerle örtülü, karanlık, içerisinde çok az eşya bulunan iki katlı evde yalnız başına kalır. İçeride birisinin olduğu anlaşılsa askere alınmak için götürülebilir veya Alman casusu diye öldürülebilir. O yüzden dışarıya ışık çıkmamalı ve kendisi de dışarıdan görünmemelidir.

Gazi Osman Paşa ve Plevne Savunması, Genelkurmay

Gazi Osman Paşa ve Plevne Savunması, Genelkurmay, 1982, Ankara
 
Kitapta çok genişçe yer verilmekte olan Osmanlı-Rus Savaşında (1877-1878 ) ve özelikle Plevne savunma Komutanı Gazi Osman Paşa'yı anlatmakta.


Türk tarihi kahramanlar ve kahramanlık öyküleriyle doludur. Attila'dan Alparslan'a, Fatih Sultan Mehmet'ten Mustafa Kemal Atatürk'e kadar nice isim imkânsızı başararak Türk tarihine geçmişlerdir. Bu büyük kahramanlardan biri de Gazi Osman Paşa'dır. Gazi Osman Paşa, Tokat"ta doğdu. Asıl adı Osman Nuri"dir. Babası, İstanbul kereste gümrüğünde kâtip olan Mehmet Efendi, annesi Şakire Hatun"dur. Ailenin tek erkek çocuğu olan Osman Nuri, henüz yedi sekiz yaşlarında iken ailesiyle birlikte İstanbul"a babasının yanına gitti. Sırasıyla Askeri Rüştiye, Askeri İdadi ve Mektebi-i Harbiye okullarını bitirdi. Çeşitli görevlerde bulunan Gazi Osman Paşa, 1859 yılında Osmanlı Devleti"nin nüfus sayımı ile kadastro usulünde haritasının çizilmesinin kararlaştırılması ve bu arada Bursa ilinden başlanması üzerine bu göreve askeri temsilci olarak tayin edildi. 1866"da Girit"te baş gösteren Rum isyanı dolayısıyla buraya yollandı.

İlk Öğretmen, Cengiz Aytmatov

    İlk Öğretmen, Cengiz Aytmatov
Kitapta olaylar; anlatıcı konumunda bir ressam, köyün eski öğretmeni Duyuşen ile ünlü bir felsefe profesörü olan Altınay Süleymanova arasında geçmektedir.
Hikâye, ressam ve Profesör Süleymanova’nın köydeki okul açılışı için köye davet edilmeleri ile başlamaktadır. Ressam’da Profesör’de uzun zamandır köye gitmedikleri için    2–3 gün kalmak üzere daveti memnuniyetle kabul ederler. Köy ahalisi Profesör Süleymanova’yı törenle karşılar ve onu memnun etmeye, sevgilerini göstermeye çalışırlar. Coşkun bir hava vardır. Bu durum artık köyün postacılığını yapmakta olan eski öğretmen Duyuşen’in okul açılışı için telgrafları getirmesine kadar devam eder. Törene davet edilmesine rağmen Duyuşen teslim edilmesi gereken telgraflar olduğunu bahane ederek, içeri girmez ve gider. Profesör Süleymanova, Duyuşen’in adını duyunca tedirgin olur ve o gün köyü terk eder. Köylüler bu nedensiz ayrılışa çok üzülürler ancak Profesör Süleymanova’yı da kalması için ikna edemezler. Acaba Profesör Süleymanova neden böyle acele etmiştir?              

İlk Turnalar, Cengiz AYTMATOV

İlk Turnalar, Cengiz AYTMATOV
Elips Kitapı, 2005, Ankara, 207 sayfa

Yazar, bu kitapta milletinin tarih boyunca kazandığı sosyal, kültürel, ahlaki, edebi, askeri yani bütün maddi ve manevi zenginliğini yansıtmış, yaşadığı coğrafya insanının tarih içinde kazandığı değerleri; acılarını, kahramanlıklarını, tecrübelerini yazıya döküp ölümsüzleştirmiş, halkının içine düştüğü zor durumları en güzel şekilde anlatmıştır. Kırgız Türk kültürünü, psikolojisiyle, duyuş ve anlayış tarzıyla, tüm zenginliğiyle o kültürü bina edenlerin evlatlarına yeniden hatırlatmaya çalışmıştır.
        Olaylar soğuk bir ortamda ders yapmaya çalışan bayan öğretmen İnkamay-Apay (İnkamay Abla)’ın, Hint kıyılarına yakın olan masal adası Seylan’ı coğrafya dersinde detaylı olarak anlatması ile başlamaktadır. Sınıfının en kuvvetli çocuğu olduğundan dolayı soğuk pencere kenarına oturtulan Sultanmurat, Seylan adasının güzellikleri anlatılırken yaşantısına dair anıları göz önüne getirmektedir. 

Türkiye ve Reformları (LA TURQUİE ET SES REFORMES), Eugéne Morel

Türkiye ve Reformları (LA TURQUİE ET SES REFORMES), Eugéne Morel

    Yazar; 1850’li yıllarda Fransa tarafından; anlaşmalarla dikte edilen reformların uygulanmasını gözlemlemekle görevlendirilmiş; daha sonraları da çeşitli vesilelerle Osmanlı Devleti topraklarında bulunmuştur. Özetini arz ettiğimiz bu kitapta Türkiye’de edindiği izlenimlerini, devlet düzeni, sosyal ve ekonomik durumla ilgili tespitlerini yazmıştır. Her ne kadar yazar kitabının başında ve arka kapağında “hem kasıtlı bir hayranlık ve coşkudan, hem de sitemli bir aşağılamadan kaçınarak” tarafsız gözle yazmaya çalıştığını ifade etse de, akbabaların leşlere karşı duyabileceği tarafsızlık ne kadarsa, onunki de o kadardır. Onun ve anlaşıldığı kadarıyla tüm Avrupa’nın gözünde Osmanlı toprağı, pislik içinde, berbat yönetilen, her yönüyle düzeltilmesi gereken ve aslında Türklerin olmayan topraklardır. Kitabın birinci bölümü bu söylediklerimizi tekzip eder niteliktedir. Kitaba, sanki Osmanlı’nın toprak bütünlüğüne derin bir saygısı; sosyal, kültürel hayatına ve engin hoşgörüsüne büyük bir hayranlığı varmış gibi başlıyor; ancak sonraki bölümler bunları tamamen yalanlar nitelikte. 
    Kitap, giriş ve sonuç bölümleri dâhil 13 bölümden oluşmaktadır. Bölümlerin listesi aşağıda sunulmuştur:  


2.       BÖLÜMLERİN ÖZETİ:
    a.     “Giriş” Bölümü:

21’inci Yüzyıl Perspektifinde Dünya Siyaseti, Kemal GİRGİN– Işık BİREN

 21’inci Yüzyıl Perspektifinde Dünya Siyaseti, Kemal GİRGİN– Işık BİREN
Son yüzyılda dünyada gelişen önemli olaylar, yaşanan felaketler,  ilerlemeler, savaşlar, barışlar ve  güç  dengelerinin nedenleri ile geçmişi özetlemek ve ileriye dönük düşünceleri geliştirmektir.                
                      
    Dünya Siyaseti Açısından 20’nci Yüzyılın Bilançosu:
    20’nci yüzyılın özetini ifade ederken dünya siyaseti açısından kullanılan iki kelime ‘’ilerlemeler’’ ve ‘’trajediler’’ olacaktır. İlerlemelere bakıldığında; 20’nci yüzyılda insanoğlunun yaşamında, kara ve denizin yanı sıra havanında gitgide gündeme girdiğini görmekteyiz. 20’nci yüzyıl boyunca havacılık ve nükleer güç gibi büyük atılımların yanı sıra, elektrik-elektronik buluş ve uygulamaları ile haberleşme, ulaşım ve sanayide büyük gelişmeler kaydedilmiştir. Ayrıca tıp alanındaki buluşlar, yeni ilaç ve metotlar, medyadaki yoğun yenilikler, internetin yaygınlaşması, eğitimin yaygınlaşması, yaşam konforunun artması, tüketimin yükselmesi gibi olgular, hep kapattığımız 20’nci yüzyılın başarıları arasındadır.
    Bütün bu ilerleme-gelişme olaylarının yanı sıra, 20’nci yüzyılın ikinci en belirgin özelliği ‘’trajediler’’ ile dolu olmasıdır. Olumsuz veya trajik niteliğin belli başlı nedeni, yüzyıl boyunca yaşanmış olan savaşlar ve kanlı çatışmalardır. 20’nci yüzyılda yaklaşık yüz milyon insan savaş ve çatışmalarda hayatını kaybetmiş, yüz milyonlarca kişi de bu olayların maddi ve manevi ızdıraplarını yaşamıştır.

Hacı Bektaş Veli Makâlât Konuşmaları - Öğütleri, Ahmet Tekin

Hacı Bektaş Veli’nin bu eserini sadeleştirerek hazırlayan yazar Ahmet TEKİN kitaba Anadolu’nun nasıl yurt edinildiğini, ne tür fedakârlıklar yapıldığını, günümüzde ülkemiz üzerinde oynanmak istenen oyunları, devletin önemini ve toplumsal değerlere sahip çıkılması gerektiğini ifade ederek başlamıştır. Yazar, Hacı Bektaş Veli’nin şahsiyetini ve Türk ve İslam âlemi için önemini belirttikten sonra asıl eseri on bir bölümde toplamış müteakiben asıl esere Hz. Muhammed’in hayatının kısa bir özetini ve Veda Haccı’nda yaptığı konuşmayı dâhil etmiştir.

Don Kişot, Miguel De Cervantes Saavedra

Don Kişot, Miguel De Cervantes Saavedra.
İnsanların, olayları oldukları gibi değil kendi istedikleri gibi kabul etmesi
 
İspanyanın Mancha ilinin bir köyünde fazla zengin olmayan, elli yaşlarında, yapısı sağlam, vücudu ince, yüzü zayıf Kişot adında soylu bir bey yaşar. Bu soylu bey sabahları erken kalkar, avdan çok hoşlanır ve boş kaldığı zamanlarda şövalye romanları okumaya bayılır. Bu işi öyle tutku ile yapar ki, öteki işlerinin çoğunu unutur. Gün geçtikçe; soylu bey kendini okumaya iyice kaptırır ve o kadar ileri gider ki, verimli topraklarının bir kısmını satıp şövalye romanları alarak, gece gündüz hiç durmadan okumaya başlar. Zihni kavgalarla, meydan okumalarla, aşklarla ve tutkularla dolar. Sonunda devletin iyiliği ve kendi kişisel ünü için zırhını giyer; bütün haksızlıkları gidermek ve ölümsüz bir ün kazanmak maksadıyla; dünyayı dolaşıp gezginci şövalye olmaktan başka bir şey yapamayacağına inanır.