eleştiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
eleştiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Şeytan’la Konuşmalar, Hilmi Ziya Ülken

Şeytan’la Konuşmalar, Hilmi Ziya Ülken, 2003, İstanbul

     Yazar Şeytan’ı kişiselleştirerek eserinde O’nunla konuşmalarına yer vermiş. Kutsal kitaplarda geçen, insanların kendisinden korktuğu ve kendisinin şerrinden Tanrı’ya sığındığı bu yaratığın insan suretinde yazarın çalışma odasına girerek kendisiyle konuşması ile konulara giriş yapmış. Her ne kadar insanlar kendisinden korksa da, yazarımız korkmamakla birlikte O’nu tanıyan, tanımaya çalışan ve O’nunla yaptığı konuşmalarla da yazacağı, araştıracağı ve inceleyeceği konulara yön veren bir yaklaşım sergilenmektedir.
    Şeytan’ın odasına bir kış gecesi izinsiz girmesine karşı yazar soğukkanlılıkla Şeytan’ı bir an evvel göndermek ister, ancak şeytan musallat olur ve gitmek istemez. Aradan biraz zaman geçer. Şeytan’ın elinde topaç ve hacıyatmaz  vardır. Yazar bunların anlamını ve ne işe yaradıklarını sorar. Şeytan bu iki şeyin kendi marifetleri olduğunu teşbihlerle açıklar.

Tarihlenk, Hakan Erdem

Tarih - Lenk, Y. Hakan Erdem, Doğan Egmont Yayıncılık, 2009, İstanbul  
Tarihçi yazar, tarih kitaplarında yer alan uydurma metinlerden, Osmanlıca hatalarına; bilgiçlerden, intihalcilere kadar geniş bir yelpazede okuyucuyu eleştirel okumaya davet ediyor. Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaptı.
        Yazar Türkiye’de bir eleştiri kültürü eksikliği olduğunu ve söz konusu tarih metinleri olunca bu eksikliğin daha da belirgin hale geldiğine dikkat çekiyor. Türkiye’de böyle bir kültür oluşturacak kadar külliyatın olmadığından ve bu türün bizzat yazarın kendisinden ( tabii ki yazarın insafının derecesine göre ) ve eş-dost meclislerinde konuşulanlardan oluştuğundan ibaret olduğunu belirtiyor. Bu nedenle ; bir yandan yanlışları , hataları bazen kuşaklar boyunca yeniden üretip durduğumuzu , diğer yandan da çok değerli metinlerin bile eleştirilmedikleri için eninde sonunda entellektüel açıdan kavruklaştığını ve etkisizleştiğini belirterek bunun da yazarları hantallaştırdığını savunuyor. Kitabın çıkış noktası da burada ortaya çıkıyor : Eleştiri ortamından uzak bir şekilde tarih metinleri üretilirse ortaya çıkabilecek sonuçları irdelemek.
        Kitabın amacı , tarih metinlerine eleştirel bakmak ve onların ontolojik anlamda  ne gibi sorunlar üretebileceğini tespit etmek. Bunu yaparken de , kişiler ve onların her konudaki bireysel tercihleri , varoluş biçimleri , hayat tarzları , karakter özellikleri ; din , dil , etnik kimlik , biyolojik ve sosyal cinsiyetleri veya cinsel yönelimleri ; özel veya profesyonel kurum , kuruluş veya cemaatlere mensubiyetleri vesaireyle değil ürettikleri metinlerle ilgilenilmiş.
        Kitap tematik olarak düzenlenmiş yedi bölümden oluşmaktadır.Birinci bölümde sadeleştirilen metinlerin , ikinci bölümde çevriyazılı metinlerin ne gibi sorunlar üretebileceği değerlendiriliyor.Üçüncü bölüm , bilgili olduğunu beyan ettiği konuda gereğini yapmayarak cahil kalma tercihini kullanan metinleri ve onların sorunlarını değerlendiriyor.Dördüncü bölümde , gerekli referans verilmeksizin yazılan metinler inceleniyor.Beşinci bölümde , yazarının aynı kalıp metninin değiştiği hallerle , aynı metnin muhtelif edisyonları inceleniyor. Altıncı bölümde , akademik dürüstlük çizgilerini ihlal eden ve maalesef Türkiye akademyasında oldukça yaygın olan haller ele alınıyor ve yedinci bölümde , başka bir uç durum, uydurma ve sahte metinler değerlendiriliyor.