Ölü Canlar, Nikolay Vasilyeviç Gogol

Rusya’da şehir şehir  dolaşarak toprak sahiplerinden ölmüş köleleri satın alan Çiçikov’un maceralı hayatı.
     Kısa süren yaşamı süresince 19.yüzyıl Rus edebiyatı üzerinde derin izler bırakan Gogol, 1809 yılında Ukrayna’da küçük bir toprak sahibi ailenin çocuğu olarak doğdu. Küçük yaşta babasını yitirdi ve annesi tarafından büyütüldü. Liseyi bitirdikten sonra Saint Petesburg’a gitti, bir süre devlet memurluğu yaptı, Ukrayna folkloru üzerine çalışmaları ile dikkat çekip Petesburg üniversitesinde tarih dersleri vermek için davet edilse de, bu uğraşı yarım kaldı. Gogol’un hayatla barışık olmayan bir kişiliği vardı.
            Roman ve hikayeleri ile bir anda dikkatleri üzerinde topladı. Özellikle “Müfettiş”(1836) oyunu ve “Palto”(1842) hikayesi, Rusya’nın siyasi ve toplumsal meselelerine yönelik eleştirileri entelektüel kesimden ve yakın arkadaşları tarafından yoğun ilgi gördü ve övgü topladı. Müfettiş oyununu Çar da beğenmişti. Oyununun sahnelenmesinden kısa bir süre sonra Rusya’dan ayrılan Gogol Roma’ya yerleşti. Buradan yazdığı yazılarında giderek muhafazakar bir tavır takınması Rusya’daki arkadaşları ile arasının açılmasına yol açtı ve zaten hassas bir dengede duran iç dünyasını iyice alt üst etti. 1852 yılında geçirdiği bir sinir krizi ile en büyük eseri Ölü Canlar’ı yaktı, odasına kapandı ve bir kaç gün içerisinde öldü.
           Ölü Canlar
           Ukrayna asıllı Rus romancısı ve oyun yazarı Nikolay Gogol'un ilk cildini 1842'de tamamladığı ve bitirilememiş romanıdır. Romanın konusu kendisine Puşkin tarafından önerilmiştir. Üç cilt olarak tasarlanan roman aslında Dante'nin İlahi Komedya'sı örnek alınarak yazılmıştır. İlk cilde romanın baş kahramanı Pavel İvanoviç Çiçikov'un kendi çıkarları uğruna yaptığı kötülükler damgasını vurmuştur. Gogol, cehennemi anlattığı bu bölümden sonra cenneti anlatacağı, Çiçikov'un ahlak ve vicdan sahibi olduğunu göstereceği ikinci cildin el yazmalarını geçirdiği bir buhran sonucu yakmıştır. Daha sonra bir kaç kez daha yazmaya çalıştığı bu bölümler sonradan yayımlanmıştır
             Romanın baş kahramanının ismi Pavel İvanoviç Çiçikov’dur. Çiçikov, kasabaları dolaşarak feodal kanunlara göre toprak sahiplerinin malı olan köle köylüleri satın almaktadır. Ancak istediği köylüler çalışmasını iyi bilen ya da sağlıklı olanlar değil, tam aksine ölü olanlardır. Çiçikov son sayımdan sonra ölen köleleri toprak sahiplerinden belirli bir bedel karşılığı kağıt üzerinde satın alarak kendi işçisiymiş gibi göstermeye çalışır. Amacı bin tane ölü can toplamak, kağıt üzerinde canlı görünen bu ölü canlarla zengin bir çiftlik ağası gibi görünmek, bununla birlikte yardım ve teşvik kredilerinden de faydalanmayı planlamaktadır. Çiftlik sahiplerinden ölü canları satın almaya çalışırken kentin bürokratlarıyla da yakın ilişkiler kurmaktadır fakat ölü canlar konusunun hem bürokrasiyi hem ahlak anlayışını alt üst etmesi uzun sürmez ve Çiçikov'un bulaştığı herkes kendini kurtarmaya çalışırken kabak yine Çiçikov'un başında patlar ve hapse atılır. Fakat hapiste uzun süre kalmayarak ilişki kurduğu dostlarının iyiliği sayesinde çıkar ve düzenli bir yaşam kurmak için şehri terk eder.
           Roman tam olarak bitirilemediği için bazı bölümlerinde kopukluklar söz konusudur. Ancak eksik de olsa edebi gücü ve etkisi ile dünya klasikleri arasındadır.
    
    
            Çiçikov; küçük yaşta annesini kaybetmiştir. Babası ise onu, bakması için yaşlı bir akrabasına bırakır. Çiçikov okula başlar, ancak dersleri iyi değildir. Babasının ona bıraktığı tek şey ise hayatta her şeyin para olduğu felsefesidir. Okulda öğretmeninin prensiplerini takip ederek ona göre davranır ve onun gözüne girer, derslerini düzeltir, okulunu başarı ile bitirir. Artık bir delikanlı olmuştur. Tek amacı vardır: Çok çile çekse de zengin olmak. Elindeki diploması ile ancak devlet dairesinde memurluk yapar. Burada müdürü onu hiç sevmemektedir. Ancak bir yolunu bulup valinin evde kalmış kızı ile diyaloğa geçer, sık sık evlerine gidip gelmeye başlar. İşler ilerleyince müdüre “baba” bile demeye başlar. Bu arada müdürü, onu kullanmaya başlamıştır. Bir süre sonra boşalan bir zabıt katipliğine getirilir. Ancak emeline ulaşmıştır. Atamadan sonra müdürün evine gitmemeye ve ona “baba” dememeye başlar.
             Zamanla tüm ilişkisini keser. Rüşvet almaya başlar, para biriktirir, hayatını bir düzene sokar. Ancak bir süre sonra çok sert, rüşvetin ve her türlü haksızlığın, düzensizliğin amansız düşmanı yeni bir müdür gelir. Memurların çoğu işten atılır. Evleri hazineye mal edilir. Çiçikov ise bir türlü kendini müdüre sevdiremez. İş yerinde bulunanların müdürü yönlendirmesiyle çalışmayı sürdüremez ve işten çıkar. Bir süre sonra çok istediği gümrüklerde bir iş bulur. Burada kaçakçılara kök söktürür. Rüşvete aman vermez. En küçük bir rüşveti bile kabul etmez. Bu haliyle de yönetimin gözüne girer ve yükselir. Kaçakçılarla savaşması için gerekli yetkileri kendisine verirler. Artık önünde bir engel kalmamıştır. Kaçakçılardan inanılmaz paralar alır ve servetine servet katar. Ancak Çiçikov’un kaçakçılarla ilişkisini idareye haber verirler. Nazik tavırlar ve konuşmasını bilmesi  sayesinde kendini savunur ve yakasını mahkemeden kurtarır. Artık işsiz biridir. Yeniden yoksulluk günlerine döner ama inancını kaybetmez.
             O günlerde hükümetten borç para almak çok zordur. Çiçikov, çiftlik sahibinin vekili olarak maliyeye başvurur. Çiçikov, memura kölelerden yarısının öldüğünü, bunun sorun yaratıp yaratmayacağını sorar. Memur ise; eğer ölenlerin adının listede sağ olarak gösterilmişse sakıncası olmadığını nasılsa ölenlerin yerine yenilerinin doğduğunu söyler. Bu sözler kafasında inanılmaz fikirler oluşturur. Yeni nüfus sayımından önce ölü can satın alırsa Borç Ödeme Sandığı bu ölenler karşılığında adam başına iki yüz ruble borç para verebilecektir. Çiçikov planını uygulamaya koyar ve oturacak bir yer arıyormuş gibi görünerek Rusya’nın çeşitli yerlerini gezmeye başlar. Tanıştığı insanlarla büyük dostluklar kurar. Böylece yardımlarını kazanır.
           Çiçikov günler sonra Rusya’nın uçsuz bucaksız topraklarında dolaşırken cennet bahçelerini andıran çiftlikten gözünü alamaz ve çiftlik sahibi ile tanışmak için evine gider. Çiftlik sahibi Tentiyetnikov’dur. Okulu bitirdikten sonra bir süre memurluk yapar, müdürünün üstlerine farklı, astlarına farklı davranışı onu çileden çıkarır ve dayanamayıp ona hakaretlerde bulunur. Böylece işine son verilir. Tekrar çiftliğine dönerek aldığı eğitimle köylüsünü eğitip daha fazla verim elde etmek için çabalar. Köylüsüne toprak vererek hem kendisi için hem de çiftlik için çalışmasını sağlar. Onlara mümkün olduğunca iyi davranır, daha fazla boş zaman sağlar. Ancak gün geçtikçe verimin düştüğünü, köylünün davranışının değiştiğini fark eder. Zamanla iyice sıkılır. Her şeyden elini eteğini çeker. İşte tam bu sırada Çiçikov’la tanışır ve bir süre kendisiyle kalmasını ister. Çiçikov bunu kabul ederek tez elden çevre çiftlikleri gezerek çiftlik sahipleri ile tanışır. Ölü canlar satın alır. Tek hayali bir çiftlik sahibi olmaktır. Gittiği yerlerde çiftlik sahiplerinin eğitimli ve işten anlayan insanlar oldukları gözünden kaçmaz. Konuşmaların çoğu Köylünün eğitilmesi ve bilimsel yöntemlerle tarımın geliştirilmesi üzerinedir.
          Bu arada Çiçikov ölü can almaya devam eder. Ancak bunları yaşıyor gibi göstermeyi de unutmaz. Çiçikov bu yolculuktan çok karlı çıkmıştır. 300 bin Ruble kadar para biriktirmiştir. Ancak yaptığı kanunsuz işler maliye memurlarına, valiye ve hatta prense kadar gitmiştir. Prens tarafından hapse atılır. Arkadaşı Murazov ona yardım edeceğini söyler ancak bunun karşılığı olarak bütün kötü alışkanlıklarından vazgeçmesini ister. Çiçikov isteği kabul eder. Prens ise hiç istemediği halde Murazov’u kıramaz ve Çiçikov’u serbest bırakır. Bundan sonra herkesin dolandırıcı, sahtekar olarak bildiği Çiçikov değişmiş, iyi bir vatandaş olmuştur.  Ancak tüm ülkeyi saran bir hastalık gibi rüşvet, ahlaksızlık ve dolandırıcılık almış başını gitmiştir.

        Romanda, Gogol toplumun sosyal ve ekonomik dengesizliklerini kendi üslubu içinde mizahi olarak eleştirmektedir. Toprak sahibi burjuva kesiminin köle olarak algıladığı ve dışladığı köylü çiftçilere nasıl davrandığını, bürokrasinin ancak rüşvet ve sahtekarlıkla yol aldığını, dürüst çalışanların da bu çarkın içine bir müddet sonra kendilerini girmeye mecbur hissettiklerini bazı satırlarda doğrudan bazı satırlarda ise ima yollu olarak anlatmaktadır.
                     Yazar; hem kendi iç dünyasında yaşadığı sıkıntılar hem de çevresinde görmüş olduğu düzensizlikleri romanına çok güzel bir şekilde yansıttığı görülmektedir. Bunu kitabın kahramanı olan Çiçikov’un davranışlarına aksettirmiştir. Kahramanın başı hiçbir zaman dertten kurtulmaz ve kendisi de iyi vatandaş olmakla yalancı ve sahtekar bir kişilik arasında karar veremez.
                   Yazar Rusya’da  bulunan feodal yapıyı toplumun orta ve alt tabakasını küçümsemesini yadırgar. Bunu da romanda Çiçikov’un toprak sahiplerinden ölü köleleri rahat bir şekilde satın almasıyla dalga geçer.
                   

4 yorum:

  1. BENCE ÇOK GUSEL BI OZET OLMUŞ ELLERINIZE SAĞLIK

    YanıtlaSil
  2. Ellerinize sağlık krdşlerde bizim hoca bunu kesin yutmaz gzleri fılıdır fıldırdır eger bide bu yorumu okysaki benim kim olduuumu bilmio ki hahahhahahahhahahahaaha :) :p

    YanıtlaSil
  3. zaaaaaaaaaaa çok güzll elinize sağlık süpeeeeer

    YanıtlaSil