Sodom ve Gomore, Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU, İletişim, 2005, İstanbul
Roman, Mondros Mütarekesinin ardından işgal
kuvvetlerinin İstanbul’da meydana getirdikleri fiziksel ve ahlaki tahribatı
konu edinmiştir. Zaman olarak 1922 yılına kadar yani işgal kuvvetlerinin
çekilmelerine kadar sürer. Başta İngiliz subayları olmak üzere tüm işgal
devletlerinin askerleri, Türklüklerini yitirmiş, kokuşmuş Türk aileleri ile birlikte,
Anadolu’da Türk’ün ateşi yanarken zevk ve sefa âlemlerine dalmışlardır. Ancak
bu aldanış hem işgal güçlerine hem de kişilikleri çürümüş Türk ailelerine
pahalıya mal olmuştur.
Sodom
ve Gomore, halen İsrail ile Lübnan arasındaki Lût Gölü çevresinde bulunan iki
şehre verilen addır. Kutsal kitaplarda bu iki şehrin insanının (Lût Kavmi)
Tanrı tarafından içine düştükleri sapkınlıklardan dolayı cezalandırıldıkları ve
taş haline getirildikleri yazılıdır. Yazarın romanına bu ismi seçmesindeki amaç
da Lût Kavmine benzer şekilde davrandıklarını değerlendirdiği işgal güçleri ve
bazı Türk aileleridir.
Roman Captain Gerald Jackson Read isimli İngiliz
subayının kaldığı otel odasında geç uyanışını, manikür vs. işlerle uğraşıp
bakımını tamamladıktan sonra odadan ayrılışını tasvir ederek başlar. Captain Read,
tüm kadınların ilgisini çekecek kadar yakışıklılığı ile birlikte o İngilizlere
has soğuk ve donuk kişiliği de bünyesinde bulundurmaktadır. Bu sebepledir ki
romanda en çok kadın değiştirdiği bahse konu olan kişi bu İngiliz subayıdır. O
gün de otel odasından gerekli bakımını yaptıktan sonra gideceği yer yeni flörtü
Leyla’ların evindeki davettir. Dönemin üst tabaka sosyetesinin en gözde ismi
olan bu İngiliz subayı ile birlikte olmak, hatta adının yan yana telaffuz
edilmesi bile bir bayan için en onur verici şey olarak algılanmaktadır.
Leyla’nın babası, Sami Bey, işi gereği yabancılarla fazlaca içli dışlı
olmuştur. Bu sebeple onların evine gelmelerini kendi adına gurur vesilesi
bilmektedir. Aynı zamanda Türk’ten gayrı her milletin sözüne inanır ve
Türkiye’ye ait meselelerinin mutlaka başkaları tarafından halledilebileceğine kanidir.
Yabancıların, kızı Leyla ile ilgilenmeleri de onu hiç rahatsız etmez. Leyla’nın
annesi zaman zaman bu durumdan, Necdet’ten dolayı, şikâyetçi olsa da kızının beni
kıskanıyorsun demesi üzerine sindirilmiş vaziyettedir. Necdet ise Leyla’nın
nişanlısı ve aynı zamanda akrabasıdır. Romanın diğer kahramanları ve Leyla’ların
evindeki davetin diğer misafirleri ise Major Will, Captain Marlow, Madam Jimson,
Makbule hanım ve kızı Nermin, Azize hanım vs.dir.
Necdet, yurt dışında eğitim görmüştür ancak
milli duygularını henüz kaybetmemiştir.
Özellikle İngilizler başta olmak üzere bütün işgal güçlerine
çevresindeki kişilerin aksine nefretle bakmaktadır. Ailelerin tasvibi üzerine
Leyla ile nişanlanmış, zamanla onu sevmiş hatta âşık olmuştur. O da Leyla’ların
evine sık sık gidip gelmektedir. Hatta o günkü davette tatsızlık çıkmasın diye
Necdet gelmeden hemen önce Captain Read’ı göndermişlerdir. Ancak gecenin ilerleyen saatlerinde İngiliz
subayının bu kez telefon açması ve Leyla’nın uzun süre bu adamla konuşması
üzerine hiddetlenen Necdet Leyla’nın yüzüne bile bakmadan evi terk eder.
Duygularına engel olamayan Necdet
kendisinin de önceden duyduğu dedikodulara yerinde şahit olunca hem Captain
Read’a hem de Leyla’ya daha çok hiddetlenmeye başlar. Eline geçirse belki
ikisini de anında boğacaktır. Captain Read’ın eski sevgilisi olan madam
Jimson’un evinden telefon açması üzerine Necdet o evin önünde bekleyen arabanın
Captain Read’ı almaya geldiğini anlar, ancak adamın çıkışında yapmak istediği
girişimi yapamaz. Artık Leyla’ya iyiden iyiye dargındır.
Captain George Marlow,Captain Read’ın
arkadaşıdır.Ancak Marlow’un oldukça farklı eğilimleri vardır. O,erkeklerden
hoşlanmaktadır. Çoğu zaman para ile bu tarz oğlanlar bulmakta ve onlarla
birlikte olmaktadır.
Necdet’le Leyla’nın aralarının açık olduğu
bilinip yayılmaya başlar hatta barıştırma girişimleri olur. Nuriye Hanım
ismindeki akrabaları bir Amerika’lı ile tanıştırmak vaadiyle Necdet’i çağırır.
Necdet girişimin sebebini bile bile gider. Amerikalı Miss Fanny Moore isimli
kadın oradadır ve Leyla da çok geçmeden gelir. Evlenmeden evvel erkek ve
kadının cinsel uygunluğunun mutlaka tespit edilmesi gerektiğini savunan kızın
başlattığı tartışma, Necdet ile Leyla’nın arasını büsbütün açar.
Bu gelişmeler üzerine mektuplaşma başlar.
Leyla af diler. Ancak Necdet açılan yaranın onun sandığından çok daha derin
olduğunu anlatması üzerine Leyla Necdet’in evine gelir. Kısa bir konuşma ve
ardından Necdet’in zaafı Leyla’ya kendisini affettirmek için fırsat yaratır.
Leyla, “Beni sevmek bana katlanmaktır” vurgusunu Necdet’in zihnine işler. O
günden sonra Necdet de sırf Leyla’yı İngiliz’e karşı daha yakından takip
edebilmek için onların hayatına katılmaya karar verir.
Ancak kendi verdiği bu sözden yine kendisi
vazgeçecektir. Bunun sebeplerinden birincisi Galatasaray lisesinden arkadaşı
olan Cemil Kâmi ile birlikte bir akşam yemeği için gittikleri lokantada üç
İngiliz subayının feslerini çıkarmaları konusunda yaptıkları baskılar ki
bunlardan biri Captain Marlow’dur ardından bu sarhoş adamların lokantanın
şarkıcısı genç erkeğe sırnaşma girişimleridir. İkincisi ise sebepsiz sorgusuz
bir gün sabah yatağından apar topar askerler tarafından alınarak götürülmesidir
ki bu olayda Captain Read ile Marlow’un büyük payları vardır. Ancak Leyla’nın
girişimleri ile serbest kalacaktır.
Romanın en mühim olaylarından biri Major
Will isimli İngiliz subayının Orhan Bey isimli birisi sayesinde yeni satın
aldığı yalısının açılış törenidir. Madam Jimson’u ev sahibesi olarak
görevlendirir. Davete yine jet sosyete işgalcilerle birlikte katılır, hatta
birbirleriyle yarış ederler. Will evin odalarını davetlilere tek tek kendisi
gezdirir. Yalının eskiden ibadethane olan odasını kendisine yatak odası yapar
ve bu odayı sadece erkeklere gösterir. Bir de geç saatlerde Miss Fanny Moore
ile Nermin’in lezbiyen ilişkisine ortam olarak kullanır. Yokluklarından
şüphelenen davetliler iki kızı çıplak olarak bu odada basar. Aynı gece evin
bahçesinde Captain Read ile Leyla’nın bahçedeki faaliyetlerine şahit olan ve
İngiliz ile yaka paça tutuşan Necdet yine Leyla ile uzun sürecek bir ayrılık
dönemine girecektir.
Azize hanım bu topluluk içinde Captain
Marlow’u gözüne kestirir. Ancak kadının bu geceki ve bundan sonraki bütün
girişimleri sonuçsuz kalacaktır.
Leyla ayrılığı noktalamak için Necdet’in
evine gider. Ancak nefreti ile karşılaşır. Sille tokat şiddetli bir şekilde
başlayan kavga ateşli ve şiddetli bir sevişmeye dönüşür ve yine barışırlar.
Leyla Necdet’in İngiliz’i düelloya davetini de güç bela iptal ettirir. Captain
Read’ın Necdet’e karşı acımasız tavrını görünce ondan iyice soğur.
Azize hanımın ele geçirmek için çırpınıp
durduğu Captain Marlow ise Azize’nin kocası Atıf ile ilgilenmektedir. Hatta
Atıf onu evine getirince Azize tam fırsatını bulduğunu sanmış, ancak bu fırsatı
beylerin kendileri için yarattıklarını anlayamamıştır. Atıf’ın isteği üzerine
Marlow bıyıklarını dahi keser.
Captain Read bu soğukluk dönemini padişah
yeğenlerinden Nail Bey’in karısı Şehnaz Sultan ile değerlendirir. Dedikodular
ise alır başını gider.
Leyla ise Necdet’ten evlilik için bir tarih
belirlemesini ister. Ancak Necdet ileride başına gelebileceğini tahmin ettiği
olayların tesiriyle cevapsız bırakınca Leyla’nın “tarih belli olana kadar
görüşmeme” talebi ve tehdidi ile karşılaşır. Necdet’ten ise bu tarih hiçbir
zaman gelmez. Necdet’ten iyice uzaklaşan Leyla’nın adı zengin bir Amerikalı ile
anılmaya başlar, dedikodular artar. Necdet içten içe kendisini yiyip bitirir.
Bir ara Anadolu’ya geçmeyi düşünür ancak ona da cesaret edemez.
Madam Jimson yeni arkadaşı İtalyan albayı
şerefine evinde gece düzenler. Amacı yeni sevgilisini sosyeteye tanıtmaktır.
Necdet de davetlidir. Bir yanı isteyerek bir yanı istemeyerek katılır. Madam
Jimson ise kocasının ölüm döşeğinde olmasına aldırmayarak bu daveti yapar ki
gece bitmeden adam ölecektir. Necdet de Leyla ile bir kez daha karşılaşma
fırsatı yakalayacaktır.
Madam Jimson kocasını ölümünün ardından tam
hürriyete kavuşan zengin, bakımlı bir dul olur. Ancak kocasının mirası
konusunda kimlik sorunu yaşasa da bunu çabuk atlatır. Bir zamanlar en azılı
rakibi olan Leyla’nın önüne gelenle düşüp kalkması, dedikoduların alıp yürümesi
üzerine iyice yüklenme kararı alır. Leyla’nın, sosyeteden uzaklaştığını veya
uzaklaştırıldığını hissettiği bir dönemde bunu test etmek için düzenlediği
müzik/sanat gecesine kimsenin katılmamasını düzenleyeceği bir yemekli
organizasyonla yine madam Jimson sağlar. Bu ağır mağlubiyet sonucu Leyla
depresyona girer bir daha kendisini doğrultamaz. Jimson, Leyla ile ilgili
haberleri babasının kızına ayarladığı doktordan gün be gün alır. Sonunda
Leyla’nın yurtdışına gönderilmesine karar verilir ve İtalya’ya gönderilir.
Kızını İtalya’ya gönderebilmek için yeterli parası olmayan, Sakarya savaşından
sonra işgal kuvvetlerinin konumunun da iyice zorlaşması sonucu kimseden borç
bulamayan Sami Beyin son çaresinin cefakâr ve fedakâr Necdet olduğunu Leyla
hiçbir zaman bilmeyecektir.
Anadolu’da milli harekete katılan ve
Kızılay ile ilgili bir iş için İstanbul’a gelen Cemil Kâmi ile Necdet’in bu
seferki görüşmeleri artık İstanbul’dan bile hissedilmeye başlanan gelecek zafer
ile ilgilidir. Ağustos ayının sonuna yetişen zafer İstanbul’da çeşitli
gösterilere sahne olur. İşgal kuvvetlerinin gözleri önünde, artık onların ses
çıkaramadan izlemek zorunda kaldıkları bu olaylar onları ve sosyete ve yardakçı
ailelerini yasa boğarken Türk insanını hudutsuz sevince boğar. İngilizler artık
buradan bir an önce ayrılmayı planlarlar.
İtalya’daki tedavisinin ardından yurduna
dönen Leyla ve ailesi gelişmeler karşısında kolu kanadı kırılmış vaziyette
nereye tutunacaklarını bilemezler. Son bir gayretle Leyla’nın yaptığı Necdet’i
tekrar kazanma girişimleri de sonuçsuz kalır. Necdet, defaatle barışmak
suretiyle karakterini zayıflatan bu kızı artık kalbinden silmiştir ve o artık
vatan aşığı olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder